SOĞUK KALPLER SEVEBİLİR Mİ? 1.Kısım


Zor olan kıymetlidir
her zaman,
Aşk imkansızı bulur,
Acı gelir aşkın peşinden,
Sonrada umut.
Bir umut uğruna yıllarca acıyı göğüsleriz hep.

Bu hikayeyi Wattpadda 2015 te yazmaya başladım 

(Safkan Vampir ailesini tanıyalım)

Her şeyin farkında olmak ve sonsuz bir güce sahip olmak onun kaderiydi .
Şimdi ise insanlarla beraber yaşayacaktı.
Annesinin içinden geçenleri duymak daha fazla sinirlenmesine sebep oluyordu.
Geçmişi unutmasını yeniden aşık olmasını hayal ediyordu.

Aşık olunca mutlu mu olacaktı ?
Aşık olupta kim mutlu olmuştu ki?.

Soğuk bakışlarında öfkesi gizliydi.
Bu şekilde yaşamaya tahammül edecek sabrı kalmamıştı.

Rananın isteksizce okula hazırlanışını gören annesi;
-İyi misin tatlım ?
diye sordu.
Şira kızının moralinin bozuk olduğunu gayet iyi bildiği halde bir de sorması ne kadar acımasızcaydı.

-iyi olmadığımı biliyorsun anne..!

Şira kızının fikirlerini benimsememesine dayanamıyordu.
"İnsanları taklit etmenin nesi yanlış?
Baban gibi amazon ormanlarında yada Afrika ormanlarında yaşamaktan daha iyidir. "

İşte anlaşamadıkları nokta buydu.
Annesi insanlarla beraber yaşamayı ve insan kanını daha çok severken ,
babası ise hayvan kanı içip insanlardan uzak olmayı tercih ediyordu.
Rana babasının yaşam tarzını savunarak;
"Babam aslına uygun olarak yaşıyor.
bende onun gibi yaşayacağım.
ve sürekli olarak taşınmak zorunda kalmayacağım"

-Ah Rana biliyorsun ki tek sorunumuz bu değil. Ayrıca baban benimle aynı fikirde kızım
Rana anne ve babasının onun bir caniye dönüşmesinden korktuklarını biliyordu.
Her zaman olduğu gibi annesi şuan da endişeliydi.

-Merak etme kimsenin boğazına dişlerimi geçirmeyeceğim
Güçlü bir vampir olmam sizi korkutmamalı.

Şira ; mutfağa gidip kızı ve kendi için birer bardak kan doldurdu.Kendi kanı yudumlarken, diğer bardağı da Ranaya uzattı;

- Sana güveniyorum tatlım susuzluğa benden daha iyi kontrol ediyorsun irade sahibisin, sadece gittiğin kolejde zengin, şımarık ve haddini bilmeyen öğrenciler varmış, sana takılıp sinir edebilirler o yüzden daha dikkatli olmalısın

- Neden o okulu seçtin benim sabrımı sınamak için falan mı?
Ya onları öldürürsem?

- Tabiki de hayır sadece daha modern rahat bir yerde okumanı istedim. Farklı aktifeler ,seçmeli ders sistemleri var bildiğin konuları sürekli işlemek seni sıkıyor.

- Yine sıkılacağımdan adım kadar eminim

-Kızım biraz pozitif düşünmelisin .

- İnsanlar 18.yaşına girdiklerinde; kafalarına göre takılıyor ben 170 yaşındayım şu halime bak.!
diye söylendi Rana.
-Biliyorsun ki biz 10 senede bir yaş günü kutlarız bu yüzden insanlar gibi yaşlanmıyoruz sen hala 17 yaşındasın tatlım

Annesi bu konuda daha fazla üzerine gitmedi

Sürekli lise okuyan biri olduğu için bunalması oldukça normaldi.
İnsanların arasında yaşarken bakmayın 17 yaşında gözüktüğüme aslında 170 yaşındayım diyemezdi
Her sene farklı insanlara katlanmak,
safkan bir vampir olduğunu saklamak insan gibi yaşamak kolay değildi.
 bu ilk lise okuyuşu da değildi ne zaman annesinin yanına gelse liseye gidiyordu.
Yaşlanamadığı için daha ne kadar lise okumak zorundaydı?
Oysa Afrikada kendi arkadaşları akrabaları ile özgürce yaşamak varken; neden insan taklidi yapmalıydı..?
Afrika da onu bekleyen güç savaşını umursamıyordu bile.
Amacı Afrikada yaşamakta değildi.
bu hayattaki tek amacı intikam almaktı.
Aşık olduğu adamı kim öldürdüyse o da ölmeliydi.
Ama o şimdi anne babası yüzünden intikam almak yerine, İstanbul' daydı

İstanbul kalabalık bir şehirdi her çeşit millet her türlü kan vardı
Ama bu ona cazip gelmiyordu.
Bu hayattan nefret ediyordu.
annesinin hayalini gerçekleştireceğini hiç sanmıyordu.

Annesi bir gün Rananın da ona hak vereceğini umut ediyordu.
ama bugün o gün değildi.
İnsanlarla dolu olan bir okul onu bekliyordu.

Hangi vampir böyle bir okulda insan taklidi yaparak yaşamak
isterdiki?
Rana da istemiyordu.
Asla normal bir insan gibi davranamamıştı.
Vampir olduğu için çok mutluydu.
Her ne kadar sırrını saklamaya çalışsada annesi gibi insanları taklit edememiş okuduğu okullarda , hep ucube olarak görülmüştü.
İnsanların akıllarından geçenler umurunda bile değildi.
Ona göre insanlar sadece bir yemekti.
Onlarla beraber vakit geçirmek,
zaman öldürmekten başka bir şey değildi.
Öldürülen aşkını unutmak için.
Yeterince çok zamanı vardı
Ama o, unutmak istemiyordu.
Akrep ve yelkovan onun için Ertanın öldüğü günden beri durmuştu.
Bir türlü ilerlemiyordu.

Ertan ile geçirdiği mutlu aşkla dolu günlerini,
sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi unutmasını, yemek olarak gördüğü
insanlarla yaşaması isteniyordu 

- Senden sadece mutlu olmanı istiyoruz tatlım dedi.

Kendi gibi soğuk buz tene sahip kızıl gözlü kadın .

Sevgilisi öldükten sonra

Yeniden mutlu olmasını isteyen ailesinin onun iyiliğini istediklerini biliyordu ama onun için endişe duymaları saçmaydı
Rana diğer vampirlerden farklıydı.
Kızılayın çıktığı an, dünyaya gelmesi onu en güçlü vampir yapıyordu.
Neredeyse yenilmezdi.
Öldürülmesi ise imkansız.(Efsane olarak gerçekte değil)
Güçlü olduğu için,
Vampirlerin saygı duyduğu biriydi.
Kızılay kurallarına göre,
Kraliçe olması gereken kişi oydu.
Mutsuz bir kraliçenin kime ne faydası olurdu?
Soğuk kalbi bomboştu.
Pek söz dinleyen biri de değildi.

Afrikada onunla evlenmek isteyen safkan soyundan gelen vampirlerden uzaklaşmak için annesiyle birlikte gelmişti.
Herkes sonsuz gücünün peşindeydi.
Onu yalnızca o olduğu için sevebilecek biri olduğuna dair inancı kalmamıştı vampir dünyasında
Şira o yüzden onu insanların yanına sürüklemişti.
Şimdi normal insanlar gibi ,
koleje gidecekti annesi böyle olmasının daha iyi olacağını bir haftadır anlatıp duruyordu.
Şira ikinci katın penceresinden dışarı çıkmaya çalışan Ranayı yakaladı

-İnat etmede al şu kanı ,meyve suyu şişesine koydum kimse anlamaz .
Az önce bardağın içine koyduğum kanı da içmemişsin
ilk gün hep zor olur.

Rana kokudan insan kanı olduğunu hemen anladı
-Küçücük bir şişe kan beni sakinleştiremez .Sana söyledim hayvan kanı içeceğim.

-Bari kapıdan çık dedi Şira

İstanbula geldiği günden beri, sürekli annesinin dırdırlarını dinliyordu.
Rana zaten öldürmekten pek hoşlanmazdı ama,
Bu insan kanı hiç içmediği anlamına gelmiyordu .
Hoşlandığı bir kan kokusu yoktu.
ona göre tüm kanlar aynıydı.
Canını sıkan kişilerden kurtulmak ilk kuralıydı.bunun için öldürmekten ziyade ,aklını kullanırdı.
Ve oldukça sessizce yapardı. Kan içecek olsa da kendine hakim olucak kadar dirayetliydi.
Annesinin düşündüğü gibi cani,acımasız biri de değildi
Ama dışarıdan bakılınca, soğuk bir görünümü vardı.
İnsanlardan hep uzak dururdu.

Vampir olduğu için ,pürüzsüz bir cilde sahipti.
Dudakları koyu kan kırmızı renginde, siyah gözleri derin kuyu gibi karanlık , bakışları genelde ürkütücüydü.
İnsanların değişen giyim tarzlarına ayak uydurmazdı.
Giyim tarzı onun tuhaf biri olduğunu anlamak için yeterliydi.

Annesi okula gitmeden önce ona ısrarla;
-Sana bu zamana uygun kıyafetlerden alalım da dikkat çekme
100 yıldan önceki çağa uygun giysilerle dolaşamazsın

-Dolabım kıyafetlerle dolu yenilerine gerek yok .insanlara uyum sağlamak zorunda değilim

-Ama seni dışlarlar

-Umurumda değil

Şira :
-İnsanlar o kadar kötü varlık değil içlerinden geçenleri duyduğun için onlardan nefret etme.

Rana oralı olmadı
-Onları sevmek zorunda değilim.

Annesinin alış-veriş isteğini umursamadan
Gideceği koleje modaya uygun olmayan bir kıyafetle gitmeye karar verdi

Son kez şira ardından bağırdı
-Sakın dikkat çekicek bir şey yapma

Annesi sürekli dikkat çekicek bir şey yapma derken kendinin daha fazla dikkat çektiğinin farkında değildi

-Bana dikkat çekme diyen kadının evi boyadığı renke bak!
Şira kendini savunmaya ihtiyaç duydu

-Kırmızıyı ve kırmızının her tonunu seviyorum

-Şuna Kırmızıyı değil kanı seviyorum desene Anne

Şira
- Aman her neyse her vampir kanı sever bu bir sır değil ki
Sen yine de dikkat çekmemeye çalış hiç değilse ilk gününde seni normal biri sansınlar.

Rana tamam demedi
İstanbul trafiği onun gibi hızlı biri için fazla yavaştı
Kaldırımlar insan doluydu
Çatılardan çatılara atlayarak ilerledi
Bu fazla dikkat çekici bir hareket sayılmazdı heralde

Walkmeninde kayıtlı her zaman dinlediği tek bir şarkı vardı.
Bu sevgilisinin ona ithaf ettiği eternal love adlı şarkıydı.bu şarkıyı dinlemek ona huzur verirdi.
İnsanlarla beraber iken kulaklıkları daima kulağında takılı olurdu.
Çünkü insanların içinden geçenleri duymak hiç hoşuna gitmiyordu.
Kulaklıkları kulağına taktı.
Okula vardı

Okuldaki en uzun ağacın tepesine çıkıp etrafı gözlemlemeye başladı .
Kimseye zarar vermeyecekti .
Tabi uslu dururlarsa!
Transfer olarak okula gelen öğrencilere; sınıfındaki zengin öğrenciler tarafından, kötü şakalar yapıldığından, zorbalık edildiğinden haberi yoktu.

▪️▪️▪️▪️

2 Bölüm: -Terkedilmiş..

FURKAN;
(Ailesi sayesinde lüks bir hayatı olan yakışıklı bir genç ve etrafındakilerin ona olan ilgisinden oldukça memnun

En çok sevdiği kendisiydi bu zamana kadar ?
Kalbine henüz birisine yer açmaya hazır değil
Lise son sınıfında öğrenci olarak okuyor.)

▪️▪️▪️▪️
Yaz tatili çok çabuk geçmişti Furkan için ,
doyasıya eğlenmiş partiler vermiş ailesinin tüm imkanlarını kullanmıştı.

Gece genelde geç yattığı için,
Kolejin ilk günü erken kalkması oldukça zordu.
Furkanın huyunu iyi bilen babannesi hizmetçilerden birine Furkanı kaldırmasını tembihledi
Onu kaldıran hizmetçiye bağırdı

-Tamam dedim ya çık odamdan derhal
Kadın hakaretleri sıralamasını beklemeden hemen odadan çıktı.
Başka bir hizmetçi daha gelmeden oflayarak yataktan kalktı
Duş almak için odasının içinde bulunan banyosuna doğru yürüdü iBanyosu oldukça büyüktü.
Banyosunda bulunan havuzu andıran küvetin içinden hiç çıkmak istemiyordu.

Gittiği özel kolejdeki popülerliği düşünülecek olunursa okula gitmek istememesi sadece tatil modundan henüz çıkamadığı içindi.
İstemeyerekte olsa küvetten çıktı.havluyu beline sarıp odasına geçti.
Aynada kendine her zaman ki gurur ve hüzünle baktı.

Ona bakanı ilk bakışta bile kendine aşık edebilecek yakışıklılıkta bir delikanlıydı.
"Özenle çizilen bir resim gibisin adeta" demişti bir kız.
Kızların söylediği her söz egosunu arttırmıştı .

Mükemmel fiziği ,saçının parlak koyu altın sarısı, açık buğday teni,hafif kalkık burnu ile beraber
Elmacık kemiklerinin çıkıntılı oluşu yüzünü daha belirgin yapıyordu.
Furkan bu mükemmelliğinin
Fazlasıyla farkındaydı.
Ve bu mükemmelliğine denk birisi olduğunu sanmıyordu.
Ukalalığının sınırı yoktu hiç.

Belki de bunun sebebi , çocukluğunda yaşadığı aile trajedisiydi.
Göz rengi yeşil miydi?
mavi miydi?
belli değildi.

Ona hayran olan kızlar karar verememişti .
Ama o aynaya baktığında hep aynı hüznü yaşıyordu.
Göz rengi babasının dediğine göre onu daha 2 yaşında terk eden annesi ile aynıydı.
Onu hiç tanımamıştı.

Böylesine yakışıklı böylesine harika olan delikanlı hayatında ilk seviceği kadın tarafından terk edilmişti.

"Çok mu çirkindim çocukken" ? diye sormuştu defalarca.

Annesi onu ve babasını terk etmişti.
Çocukluğundan bu yana iki dostu vardı hayatında.
Gökhan ve Burak
bu iki gençten başka kimseyle samimiyet kurmamıştı

Babası hiçte fena bir adam değildi.
Yakışıklılığını ona borçluydu.
Onu terk eden annesini hiç tanımamıştı.
Anne nasıldır?
Nasıl sever, nasıl kokar bilmiyordu?
Annesine olan hasretini kimseyle konuşmamıştı.

"Sadece seni doğurdu.
Seni hiç istemedi başka adama aşık oldu ve o yüzden gitti"demişti babannesi.
Aptal babası hala annesinin geri geleceğine inanıyordu.

Annesinin peşinden giderken, trafik kazası geçirmiş bu kaza yüzünden tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştu.
Buna rağmen, o zalim kadına hala aşıktı.
Babasınla konuşmak istemiyordu
Onun acınası aşık hallerini görmek onu aşktan iyice soğutmuştu.
Hiç bir kadın yüzünden bu hale düşmeyecekti.
İşte bu yüzden gününü gün eden playboy bir genç olmuştu.

İçinde ki derin hüznü kimseye göstermemek için mutluymuş gibi rol yapıyordu.
Sahip olduğu zenginlik rol yapmasında ona yardımcı oluyordu.

Çocukluğu bitip ergen olduktan sonra;

" Asla aşık olmayacağım " diye yemin etti.

Bir bebeği annesiz bırakan şeye aşk deniyorsa eğer, o aşkı kabul edemezdi.
Çok büyük konuşmuştu belkide.
Kendi kendine verilen bu sözü tutacağından emindi.
Ve henüz aşk imtihanınla sınanmamıştı.
Sıcacık bir kalp taşımıyordu ona göre.
Çocukken soğumuştu kalbi.
O kalbi ısıtacak birisinide aramıyordu.
Kaderin onu tıpkı onun gibi bir soğuk kalbliyle tanıştıracağından henüz haberi yoktu.
En zayıf noktası terk edilme korkusuydu.
Bu nedenle hiç kimseyle sevgili olmuyordu.
Prensibi

"Sevgili değiliz biz sadece takılıyoruz ".
Ulaşılmazı zoru oynuyordu.

Onu bu şekilde yetiştiren kişi babannesiydi.
Babannesi ünlü bir Holding'in patroniçesiydi.
Bembeyaz saçları tepeden topuz yapılmış ve yaşına göre ağır koyu tonda ki makyajıyla tonton ninelere kesinlikle benzemiyordu
4 katlı Konakta sadece üç kişiydiler bir de hizmetçileri vardı.

Kahvaltı yapmaya indi.
Masa her zamanki gibi donatılmış kuş sütü bile eksik değildi.
Portakal suyunu yudumladığında;
Babannesinden her zamanki tembihlerini işitti;

"Sakın paragözlü kızların seni kandırmasına izin verme " dedi.
Vermeyecekti zaten, tembihe gerek yoktu.

Elindeki telefonunun hiç sustuğu yoktu mecburen sessize aldı.
Ah bu kızlar yüzünden kaç kere daha hattını değiştirmeliydi.
Cansu ona tam on kere çağrı atmıştı.
Çocukluğundan beri hiç vazgeçmiyordu
O reddetmekten bıkmıştı ama Cansunun bir türlü bıkacağı yok gibiydi.
Kahvaltı masasından ayrılırken babannesinin yanağına bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.

Hizmetçilerinin kızı da onun gibi lisede okuyordu ama aynı liseye gitmiyorlardı.Kapının önünde süslenmiş bir şekilde Furkanı süzüyordu. 
Furkan bu kızın saf aşkının farkındaydı ,
alaycı tavrını takınarak; 
" Bu evde ki yerini bilmezsen Annenle baban kendini kapı önünde bulacak o yüzden ikide bir karşıma çıkıp beni etkilemeye çalışma.
Sizin gibileri iyi tanırım ben ."

Kız alelacele uzaklaştı muhtemelen ağlıyordu.İlk aşkı zengin patronuydu.Onun nasıl birisi olduğunu bilse de kalbine söz geçirememişti.Ağlattığı kızların haddi hesabı yoktu Furkanın  
Seher yalnızca onlardan birisiydi.
Konağın önünde şoförü lüks arabasının kapısını
açmak için onu bekliyordu aslında şoförü olsun istemiyordu,
ama 18 yaşını doldurmadan babannesini ikna etmesine imkan yoktu.

Seher pencereden gizlice ona hakaret eden Furkana baktı
Bu ilk kırılışı değildi
Onu sevmekten artık vazgeçmeliydi

Bir gün gelicek ;
Ağlattığı o kadar kızların
ahını ona ödeticek
biri çıkıcaktı karşısına
Öyle düşündü Seher
Onunda acı çekmesini diledi

Belkide Furkan ona acı çektirecek kızla bugün buluşacaktı. ?

Okula giderken;
Bu sene sınıflarına yeni transfer olan ögrenciden haberi yoktu.
Gizemli ve sessiz görünen bu kızın hiç tahmin bile edemiyecekleri karanlık sırları vardı.


3.Bölüm Okula Gelen Yeni Öğrenci

Rana okulun bahçesinde toplanan öğrencileri ağacın tepesinden gözlüyordu.
Elinde olsa hiç aşağı inmezdi.
Zengin ve şımarık tiplerle aynı okulu paylaşacağını düşündükçe annesine daha da sinirlendi.

Furkan
 her zamanki gibi iki sadık arkadaşıyla birlikte okula geldi.
Bu üç arkadaş küçüklükten beri kardeş gibi büyüdükleri için hiç ayrılmazlardı
Aslında üçününde karakteri birbirinden oldukça farklıydı.Bu kadar farklı fikirlerine rağmen anlaşmaları şaşırtıcıydı.

Furkan okulun en popüler sosyal faaliyetlerine katılan sporla ilgilenen genciydi.

Diğer ilgi alanı ise :Güzel olan her kızla gönül eğlendirmekti
Ciddi bir ilişkisi olmamıştı henüz
Zaten bunun için oldukça gençti.

Gökhan ise tamamen bilgisayar alanında sanal alemde öncüydü .
Ayrıca vücut yapma sporu sayesinde kalıplı bir gençti .


Burak ise okulun ders konusunda başarılı inek diye adlandırılan öğrencisiydi.
Elinden kitap düşmediği için henüz bir sevgilisi yoktu.
Fazla gülmez iki arkadaşı haricindekilerle pek konuşmaz,
Konuştuğunda ise dalga geçerdi.
Aptallara tahammülü yoktu.

Karakterleri farklı olsa bile çok yakın arkadaştılar.

Furkan; kızların ona hayran bakışlarından memnun bir şekilde yürüyordu.
Yakışıklılığı sayesinde sürekli etrafında onu izleyen kızlar yüzünden fazla ego sahibi olmuştu.
Oldukça özgüveni vardı.
Onu bu hala getiren kızlara karşı dudaklarında bir küçümseme sinsi bir gülüşü vardı. kasti bir şekilde gönül eğlendiriyordu.
'' Babannesinden daima duyduğu ; her çiçeği kokla ama baban gibi bir çiçek yüzünden acı çekme '' sözüne uygun bir delikanlı olmuştu.

Cansu ise çocukluğundan beri saplantılı bir şekilde Furkanı seviyordu.okulun en güzel kızı olduğu halde karşılıksız aşkı yüzünden mutsuzdu.

Okulun en güzel kızı olduğunu herkes kabullensin istiyordu.
Cilt bakımına,makyajına kıyafetine son derece önem verirdi.
Furkanın kalbine girebilmek için sürekli çabalıyordu.
Ama Furkanın hayatında aşk diye bir kavram yoktu.
Cansu yinede ümidini yitirmeyecekti .
bu sene son seneleri olduğu için elinden geleni yapacaktı.

Furkanın vicdanı gayet rahattı onu sevenlere açıkca söylüyordu.kimseye aşık olma sözü vermiyordu.
O zaman neden üzülmeliydi ki?
karakteri buydu.

Zil sesiyle beraber tüm öğrenciler sınıflarına girmeye başladılar.

Rana ilk önce öğretmen odasına gitti.Daha önce atandığı okulun belgelerini gösterdi.

Füsun hanım şaşkın bir şekilde
Ranayı süzdü.
"Demek bu dördüncü okulun sebebi annenin çok farklı yerlerde doktorluk yapması.
" Amerika da ,Rusya'da ,Afrika da okumuşsun ilginç..."
"Tek ilginç olan bu değil diye İçinden söylendi Rana
Annesi savaş olan her yere bayılırdı öğretmene bunu söylese kimbilir kadın ne hale gelirdi.
-Seni sınıfına götüreyim dedi Füsun.
Güneş gözlüğünüde çıkar sınıfta onu takamazsın değil mi canım?

"Kadın beni kibarca uyarıyor ama içinden kızgın ah bu insanlar göz rengim siyaha dönünce çıkarıcağım zaten diye içinden geçirdi"

Rana soğuk tavrını hiç değiştirmeden öğretmenin peşinden yürüdü. Gözlüğü eline aldı
Her hali hayattan bıkmış şekildeydi.
Sınıfa girdiğinde;
bahçede fark etmedikleri bu kıza şaşkınlıkla baktılar.
Okula yeni Öğrenci geliyor ve kimsenin haberi yoktu.

Aslında fark edilmeyecek bir kız değildi.Teni oldukça beyazdı( tıpkı ruh gibi ölü gibi ) ,simsiyah gözleri, kan kırmızısı dudakları vardı.
Giydiği kıyafet kesinlikle bu çağa uymuyordu.
Sanki tarih öncesinden gelmiş gibiydi.
Rana kendini tanıtma gereği duymadan en arka sıraya oturmuştu.
Kimseyle göz teması kurmak istemiyordu

Füsun hoca Onun bu hareketini hoş görmesede :
-Arkadaşınız okul değiştirmekten oldukça bunalmış bu yüzden mazur görün.

-Ne olursa olsun Sınıfımıza ilk defa geliyor.
Öyle selam vermeden kendini tanıtmadan yerine oturması hiç hoş bir hareket değil dedi Furkan.
Sonra arkadaşlarına dönerek;

- Sınıfa yeni biri geldiğinden niye haberim yok? diye hayıflandı.
- Biz de bilmiyorduk ki dedi Cansu .
Kaşları çatık bir şekilde 
Ranaya nefret dolu bir bakış attı.

Rana ona sorulan sorularıda cevaplamamış sanki duymamış gibi davranmıştı.

- Hey transfer öğrenci sana söylüyoruz kibarca kendini tanıt öyle otur .dedi Furkan

Rana yine oralı olmadı.
İnsan sözüyle hareket etmeyecekti .
Onu tanıyıpta ne yapacaklardı?
Tanısalar muhtemelen korkup kaçacaklardı .

- Belki kulağı sağırdır dedi Burak
arkadaşları sinirlenmesin diye olayı Şakaya vurmak istiyordu.

-Belki de cenazeden çıkmış gelmiştir diye ekledi Gökhan
Rananın simsiyah elbisesine bakarak

Rana yağmurluk tarzı siyah pelerin giyiyordu güneş ışığı onu öldürmesede rahatsızlık vericiydi
Furkan kızların onu ilk gördüklerinde başlarını çevirip ikinci defa tekrar baktıkları bir delikanlıyken bu cenaze kılıklı kızın ilk görüşünde ona hayranlıkla bakmamasına, lafını umursamamasına bozulduğunu belli etmemeye çalıştı.

Bunu fırsat bilen
Zaferin yüksek sesle kahkaha atması daha fazla sinirini bozmuştu.
Zafer ,Cansuya olan karşılıksız aşkından dolayı Furkandan daima nefret etmişti.
Rana sayesinde eline bir fırsat geçmişti.

Furkan; Zaferin kuyruk acısını gayet iyi biliyordu. Lakin kendinin bu konuda suçu yoktu.
Bakışlarını ilk önce Rananın sonra Zaferin üzerinde gezdirdi.

Ayağa kalkarak Ranaya doğru seslendi;
-Siyah pelerinli kız korkmuyor musun? daha ilk geldiğin yerde bu şekilde terbiyesizce davranmaya?

Korkmak mı?
Oda neydi?
hemde insanlardan.
şaka mıydı bu?

- Ben insanlardan korkmam.
dedi Rana.
Korkak denilmesini hakaret sayardı.

- İnsanlardan korkmam da ne demek abi ya? dedi Burak.

- Cesur olduğunu ima ediyor sanırım dedi Zafer

Rana konuşmak istemiyordu ne diye cevap vermişti ki?
Onun gibi asil safkan vampir asaletini korumalıydı .

Furkan yerine sinirle oturdu
-Kızın sınıfa gelişi on dakika olmadı bana meydan okuyor.
Çok gördüm senin gibi artistlik yapanları sonları pek iyi olmadı.

Rana çok büyük hata yapmıştı.Furkan tarafından tehditde edilmişti. İlk günden hoş bir izlenim bırakmamıştı.
Furkan onunla uğraşacaktı.
Diğerlerine göre korkmalıydı.
Cesur davranmaya çalıştığını düşünüyorlardı.
O asıl korkması gereken onlardı.
Rananın birisinden korkması ne kadar saçmaydı.
Gerçek eziğin kendisi olduğunu anlatmak isterdi Rana.
Peki bir insanla muhatap olmaya değer miydi?
Oysa annesi ona dikkat çekme demişti.

Meraklı bakışlardan ve kendine has özelliği olan duyduğu iç seslerden rahatsız olmuştu.
Herkesin iç sesi onun hakkındaydı
Furkan ;diğer kızlar gibi ilk bakışta ona hayran kalmasını istiyordu.
Beğenilmeye alışıktı.
Bu yüzden öfkelenmişti.

Kızlar 
onun güzel olduğunu düşünüyor.
sevgili olmak istedikleri erkekleri kapacağının endişesini taşıyorlardı.
Çirkin giyindiği için mutluydular.

Bu insanlar boşuna kendi kendilerine eziyet ediyordu.
Daha fazla insan duygusu işitmemek için kulaklıklarını kulağına taktı.

Sevgilisi Ertanla Afrika da avlanırken mırıldandıkları şarkıyı dinliyordu.
Yıllarca dinlese de bu şarkıdan bıkmayacaktı .
Gözlerini kapadı ve Afrika da Ertanla beraber olduğunu hayal etmeye başladı.

Bu umursamaz hareketi yeni sınıf arkadaşlarını oldukça sinirlendirmiş olmasını kafasına takıcak değildi.

-dikkat çekmeye çalışıyor dedi Betül.

- ve başardı da dedi sinirle Cansu.

Furkanda oldukça sinirliydi ama ilk günden sesini çıkarmayacaktı .
sonuçta kim olduğunu bilmiyordu. Öğrenince yalakalık yapan kızlar gibi olucağını tahmin ediyordu.

Bu düşünce onu rahatlattı.

- takma kafana haddini bildiririz. dedi Cansu.

- evet biz hallederiz dedi diğer sıradan Yonca.

Furkan kızların kendi için yarışmasını zevkle izledi.
- iki gün misafir üçüncü günü akıllanmazsa yapacaklarınızı biliyorsunuz.

Kızlar heyecanla başlarını salladı.

Herkes Rananın hakkında çekinmeden bağırarak konuşuyordu.
Rananın duyduğu halde bu umursamaz tavrı Furkanın daha fazla öfkelenmesini sağlıyordu.

-Nasıl böyle bir okula gelebildi kesin burs aldı zekası sayesinde kendini bir şey sanan bir tip

Gökhan sanal alemindeydi.
Kafasını kaldırmadan
-Burslu öğrenci olduğunu nereden anladın?

-Kafanı telefonundan kaldırıp baksan sende anlardın kızın kıyafetleri fakirim diye bağırıyor.

Burak yeni ders kitaplarını inceliyordu
-Farklı bir stili var bu onu fakir yapmaz

-Kitaplardan başını kaldırıp kıza baksaydın farklı değil tarihten kalma giyindiğini anlardın.dedi Furkan 

Cansu her zamanki gibi Furkanı tasdik ederek;
-Aynen iğrenç bir kıyafeti var ıyy ben utanırım böyle okula gelmeye.

Gökhan başını kaldırıp Ranaya baktı ve Furkana dönerek;
- yeni oyuncağın bu mu kıyafetine kadar incelediğine göre ?
dedi Gökhan alayla.

- Ne yapıyım kanka senin gibi bir telefon ekranına bakarak vakit geçiremiyorum dedi Furkan.

Burak sadece gülümsemekle yetindi.

Teneffüs zili çaldığında kimse yeni gelen kızı bulamamıştı .
Onunla uğraşmak isteyenler başarılı olamadı.bu köşe kapmaca
Son derse kadar sürmüştü.Normalde Furkanı İlk defa görüp hayranlıkla bakmayan bir kızdı.Furkan kendi kendine beni net göremedi diye teselli veriyordu.
Şuan saçmaladığının farkındaydı.

Karalar giyen ürkütücü güzel diye konuşuyordu diğer erkekler.

- farklı bir stili var dedi birisi sanki 1800 li yıllardan günümüze gelmiş gibi.

Furkan;
-anlamıyor musunuz ?
dikkat çekmeye çalışıyor.

- hiçte öyle gözükmüyordu dedi Zafer.

Cansunun ona öfkeli bakışını umursamadan
-Burada herkes dikkat çekmeye çalışmıyor mu?
diye ekledi

Sedat ise "üstelik teni fazla beyaz ölü gibi"
Rana hakkında söylenenleri ağacın en tepesinde olsa bile duyabiliyordu.
Safkan bir vampirdi.
Onun hakkında ki
Yorumları çok saçmaydı
İnsanların İlgisini çekmek neden hoşuna gidecekti?
Avcı hiç avının ilgisini çekmek ister miydi?
Onlar saklanırlar varlıklarını belli etmezlerdi.

Cansu yeni gelen kız yüzünden huzursuz hissediyordu.

-Furkanın etrafında dolanan yalaka kızlarla baş edebildim bununla da edebilirim.

-Boşuna canını sıkıyorsun daha ilk gün diye çekingen davranıyordu sadece dedi Elif .

-İçimde kötü bir his var dedi Cansu.
-Her farklı kız geldiğinde kötü bir his oluyor nedense içinde dedi Betül.

Zafer sevdiği kıza acıyarak baktı;
- Bu kötü hislerden seni kurtarabilirim.

Cansu her zaman ki gibi onu görmezden geldi.

Okul çıkışı etrafa bakındılar fakat Ranayı göremediler sanki kuş olup uçup gitmişti.

Furkan yeni öğrencinin ortalarda görünmeyişini onlardan korkup saklandığına yordu.
Bu kızın ukala tavrını değiştirecekti. birazda eğlenip gülmek için yalakalarına emir vermeye Karar verdi.

-3 gün akıllanmazsa eğer tarihten kalma kızı hizaya sokacağız .



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA BOZDAĞ